{ "title": "Kalp Ameliyatı", "image": "https://www.kalpagrisi.gen.tr/images/kalp-ameliyati(1).gif", "date": "20.01.2024 03:53:26", "author": "Rabbani", "article": [ { "article": "Kalp ameliyatı kalp ya da 4 büyük damar üzerinde gerçekleştirilen cerrahı operasyonlardır. Bu ameliyatlar kalp ve damar cerrahlarınca gerçekleştirilir. Konjenital kalp hastalıklarına ilişkin ameliyatlar, kalp damarı tıkanıklığı sonucu oluşan koroner kalp hastalığının tedavisi için yapılan bypass operasyonu, kalp kapağı ile ilgili problemler ve kalp nakli ameliyatları kalp ameliyatı kapsamındadır.

Kalp, beyinle birlikte insanın en hayati organlarından birisidir. Kan pompası görevi gören kuvvetli bir kastır. Göğüs boşluğunda yer alan kalpte 4 adet odacık bulunur. Bunlar sağ kulakçık, sol kulakçık, sağ karıncık ve sol karıncıktır. İki adet atrioventriküler, iki adet de büyük damar kapakları olmak üzere kalpte 4 adet de kapakçık bulunur. Kapakçıklar kanın giriş çıkışını sağlar.

Koroner arter hastalığı, kapak hastalıkları, damar hastalıkları (Anevrizma, karotis, ateroskleroz), ritim bozuklukları en sık görülen kalp problemleridir. Non invaziv tanı yöntemleri, ekokardiyografi, miyokard perfüzyon sintigrafisi, efor testi, ritim bozuklukları ile ilgili tetkikler ve anjiyografi kalp sorunlarında sıkça başvurulan, en bilinen tetkik ve teşhis yöntemleridir.

Kalp hastalıkları arasında damar sertliği en tehlikeli durumlardan birisidir. Biriken yağ tabakaları damarların yapısını bozar, damarları daraltır ve kalbe kan akışını engeller. Kalpte sorunlar meydana gelmeye başlar. Kan basıncı yükselir ve vücuttaki diğer damarlarda da sorunlar yaşanmaya başlar. Kalbe yeterli kan gitmeyince kalp kaslarından bazılarının oksijensiz kalması sonucu kalıcı hasar ve kalp krizi meydana gelir.

Riskler

Tıbbın gelişmesi ile kalp ameliyatlarında ölüm riski azalmış ve ameliyatlardan çok daha başarılı sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Yaşanan gelişmeler sonucu ameliyat sonrası iyileşme süreleri de düşmüştür. Kalp ameliyatlarında önemli risklerden birisi sinir sisteminde oluşabilecek hasarlardır. Kalp ameliyatları sırasında hastaların %2 - 3'ünde felç görülebilmektedir. Bu rakam başka problemleri nedeniyle felç riski taşıyan hastalarda daha yüksektir. Bir diğer risk ise nörokognitif bozukluklardır. Bu durum sık görülmesine rağmen nedenleri halen tam olarak anlaşılamamıştır. Kognitif işlev, öğrenme, algı, bellek ve sorun çözmeye yarayan beyinsel işlevlerdir. Ameliyat sonrası görülen nörokognitif bozukluklar bu işlevlerde yaşanan bozuklukları kapsar. Halüsinasyonlar, algıda karışıklık, hafıza problemleri yaşanabilir. Bu etkiler genellikle geçicidir. Hastaların pek azında kalp ameliyatı sonrası nörokognitif problemler kalıcı olur.

Kalp ameliyatı geçiren hastalarda taburcu sonrası yeniden hastaneye başvurma genellikle sık yaşanır. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan araştırmada kalp ameliyatı geçirerek taburcu olan hastaların %18.5'inin 30 gün içerisinde yeniden hastaneye yattıkları tespit edilmiştir.

Kalp ameliyatları sonrası görülen nörofizyolojik ve psikopatolojik değişimler modern kalp cerrahisinin en başından beri görülegelmiştir. Skumin sendromu 1978 yılında tanımlanmıştır. Bu sendrom, protez kalp kapakçığı takılan hastalarda ameliyat sonrası yaşanan psikolojik sorunlar ve depresyonla baş gösterir.

Kalp ameliyatlarının tarihi

En erken kalp ameliyatları 19. Yüzyılda kalp zarı üzerinde yapılmıştır. Bu ilk ameliyatları gerçekleştiren bilim insanları Francisco Romero, Dominique jean Larrey, Henry Dalton ve Daniel Hale Williams olmuştur. Kalbin kendisi üzerinde ilk ameliyat 1895 yılında Norveçli cerrah Axel Cappelen tarafından Oslo Rikshospitalet hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Bu ilk ameliyat kalbinden bıçaklanmış ve koma halindeki 24 yaşında bir genç adama uygulanmıştır. Hasta ameliyattan sonra iyileşir gibi görünüp 24 saat içinde uyandıysa da ameliyattan 3 gün sonra hayatını kaybetmiştir. Başarılı olan ilk kalp ameliyatı ise 1 sene sonra Frankfurt'ta Ludwig Rehn tarafından yine bıçaklanmış bir kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ameliyat başarıyla sonuçlanmış, hasta herhangi bir problem yaşamadan hayatını sürdürmüştür. Büyük damarlar üzerindeki ameliyatların gerçekleşmesi ise 20. Yüzyılda mümkün olmuştur.

Kalp ameliyatlarının asıl gelişimi 2. Dünya savaşı sonrası yıllarda olmuştur. 1940'ların sonlarında kalp cerrahları pek çok yenilikçi ve başarılı ameliyatlar yapmış, yeni ameliyat türleri uygulamaya başlamıştır.

1953 yılında ise lokal anestezi ile ilk kalp ameliyatı Sovyet cerrah Alexandr Alexandrovich Vishnovsky tarafından gerçekleştirilmiştir.

İlk kalp nakli 1985 yılında Dr. Nazih Zuhdi tarafından Oklahoma, ABD'de gerçekleştirilmiştir.

Açık kalp ameliyatı nasıl yapılır?

Açık kalp ameliyatları hastanın kalbinin tamamen açılarak kalbin iç yapısında gerçekleştirilen ameliyatlardır. Açık kalp ameliyatı Toronto Üniversitesi'nden Wilfred G. Bigelow tarafından geliştirilmiştir. Bigelow kansız ve hareketsiz bir ortamda daha başarılı operasyon yapılabildiğini fark etmiş ve kalp durdurularak ve kandan temizlenerek yapılan açık kalp ameliyatları başlamıştır.

Modern kalp ameliyatları

1990'larda cerrahlar by-pass ameliyatları yapmaya başladılar. Bu ameliyatlarda kalbin atışı devam ediyordu ancak rahat bir çalışma ortamı yaratmak için stabilize ediliyordu. By-pass ile tıkanan kalp damarlarının yerine hastanın başka yerlerinden alınan damar parçaları yerleştirilerek tıkalı damarlar devre dışı bırakılmaya başlandı.

Minimal invaziv cerrahi

Yeni gelişmekte olan bir cerrahi şekli de robotların kullanıldığı kalp ameliyatlarıdır. Kalp cerrahı tarafından kumanda edilen makinelerin kullanıldığı bu ameliyatlarda cerrahın elini içeri sokmasına gerek kalmadığı için ameliyat yarası çok çok küçük olmakta ve hastanın iyileşme süresi kısalmaktadır. Robotlar açılan üç çok küçük delik içerisinde çalışabilmektedir. Son on yılda kalp cerrahisinde yaşanan gelişmeler sonucu ameliyatlar giderek daha başarılı olmakta ve daha geniş kitlelere ulaşmaktadır.

Pediatrik kalp cerrahisi

Pediatrik kalp cerrahisi çocuklar üzerinde gerçekleştirilen kalp ameliyatlarını içerir. Bir çocuk kalbi üzerinde geniş kapsamlı ve başarılı ilk ameliyat 1956 yılında Russell M. Nelson tarafından 4 yaşındaki bir çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir.
" } ] }